Kültürel Miras ve Koruma: Kim İçin? Ne İçin?'de Asu Aksoy ve Burçin Altınsay, Prof. Dr. Haluk Gerçek ile İstanbul adalarında yaşanan toplu taşıma politikası krizi üzerine konuşuyorlar.
Kültürel Miras ve Koruma: Kim için? Ne için? programının yapımcıları olarak 3 Temmuz 2024 tarihli RTÜK kararını büyük bir üzüntü ve şaşkınlıkla karşıladık; Açık Radyo’nun lisansını iptal eden bu kararı haksız buluyor ve kabul etmiyoruz. Anayasa tarafından koruma altına alınan ifade ve basın yayın özgürlüğü ilkeleri ile bağdaşmayan bir karar bu. Açık Radyo tüm yayın hayatı boyunca takip ettiği bağımsız, objektif, tarafsız, ilkeli yayıncılık politikası ile dinleyicilerine ulaşmış, aldığı ulusal ve uluslararası birçok ödül ile radyo yayıncılığına yaptığı katkısı görülmüş, yerini bulmuş, kainatın tüm seslerine müstesna bir açık ifade alanı. RTÜK’ün vermiş olduğu bu kararın yargı yoluyla geri döndürüleceğini ümit ediyor ve bu kararın derhal kaldırılmasını, ifade özgürlüğünün engellenmemesini talep ediyoruz.
Konuğumuz Prof. Dr. Haluk Gerçek ile son günlerde önemli bir gündem konusu haline gelen İstanbul adalarında yaşanan toplu taşıma politikası krizini konuşuyoruz. Ulaştırma planlaması ve politikaları konusunda çok sayıda çalışması olan Prof. Haluk Gerçek Hocamız, birçok danışmanlık görevinin yanı sıra, doğrudan İstanbul ile ilgili olarak halen İstanbul Büyükşehir Belediyesi adına İstanbul Sürdürülebilir Kentsel Hareketlilik Planı çalışmasında danışman olarak yer alıyor.
İstanbul adalarında yaşanan toplu taşıma politikası krizi dedik. Çok kısaca hatırlatacak olursak; geçtiğimiz günlerde Adalar’da kullanılmak üzere İETT tarafından Büyükada’ya minibüsler getirildi. Bu minibüsler ebat olarak yüksek, geniş ve büyükler; Adaların yolları, dokusu, tarihi kimliği ve kültürel miras peyzajı ile tamamen alakasızlar; uzaydan indirilmiş yabancı cisimler gibi duruyorlar. Adalıların ‘azmanbüs’ olarak tabir ettikleri bu araçların Adalar’a getirilmiş olmasını, Adalar’ın kültürel ve doğal miras değerlerini yok sayan, Adaları herhangi bir kent parçasıymış gibi ele alan ve Adaları korumaktan uzak bir yaklaşım olarak değerlendirdi. O günden beri Adalar’da ‘azmanbüs’lere karşı protesto etkinlikleri düzenleniyor. ‘Azmanbüs’lerin Adalar’dan çıkarılması ve acilen koruma amaçlı ulaşım planlaması yapılması talep ediliyor; en son olarak İBB ve İETT yöneticilerine karşı suç duyurusunda bulunuldu.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, belediye olarak vatandaşlara ‘Toplu taşıma sağlamaya mecburuz’ şeklinde açıkladı minibüs kararını. Sayın İmamoğlu, Adalar’a günlük 60 bin kadar ziyaretçinin geldiğini ve bunun büyük bir taşıma talebi yarattığını ve bu talebin karşılanması gerektiğini söyledi. Ayrıca Adalar’ın giderek orta yaş üstü nüfusunun artıyor olmasının getirdiği ulaşım talebinden, mezarlıklar, sağlık kurumları gibi hizmetlere erişimi kolaylaştırmaktan da bahsetti İmamoğlu. Bu talepleri karşılamak üzere kara yolunda çalıştırılabilecek tescile sahip söz konusu minibüslerin, Adalar’da hizmete sunulduğunu söyledi. Oysa Adalar’ın yolları ‘kara yolu’ statüsünde değil; Koruma Kurul kararları ve koruma amaçlı imar plan kararları ile Ada yolları ‘yaya öncelikli’ statüde. Fakat bu önemli detay es geçilmiş oldu. Sayın İmamoğlu’nun açıklamasında Adalar’ın yolları herhangi bir İstanbul ilçesinin yollarından farklı değil.
Prof. Haluk Gerçek ile ‘toplu taşıma’, ‘yaya öncelikli yol’, ‘ziyaretçi yönetimi’ ve ‘ulaşım planlaması’ kavramlarından hareket ederek, Adalar gibi kültürel ve doğal değerleri bakımından korunması gereken özel bir yerde toplu ulaşım kararlarının koruma öncelikli olması nasıl sağlanabilir sorusunu soruyoruz. Kentin herhangi bir yerinden uygulamaya sokulacak türden standart toplu ulaşım çözümleri yerine Adalar’a özgü koruma odaklı toplu ulaşım düzenlemesi yapılamaz mı?